50.GENEL KURUL VEDA KONUŞMASI

H.Yaşar Nogay Dernek Başkanı |
![]()
![]() Bu dernek, İstanbul da ve Türkiye de yaşayan Kuzey Kafkasya kökenli insanların, yani çerkeslerin buluştuğu, tanıştığı , çerkes kültürünü ve kimliğini geliştirdiği ilk ve en köklü kurumumuzdur. Bu kurumun varlığı, kültürümüzün ve kimliğimizin korunması ve insanlarımızın bilinçlenmesi bakımından önemlidir.
Bu nedenle, bu derneğin kurulmasında ve faaliyetlerinin sürdürülmesinde emeği geçen, yönetimlerde grev almış başkanlık görevlerinde bulunmuş olanları saygı ve şükranla anıyoruz.
Son iki yıldan beri hizmette bulunan yönetim kurulu olarak, Genel Kurul a hesap vermek, yaptıklarımızın ve yapamadıklarımızı arz etmek üzere karşınızdayız.
Bu dönemde, yönetimimizce gerçekleştirilen faaliyetler, yarım kalan veye gerçekleştirilemeyen projeler, az sonra Başkan Yardımcısı Sn Mahmut Nedim Özel tarafından açıklanacaktır.
Şu bir gerçek ki, derneğimizin faaliyet alanları ve sorumlulukları, yaşadığımız ülkede ve dünyadaki hızlı gelişmeler paralelinde çok artmıştır. Örgütlülüğün koşulları ve toplumun talepleri de değişerek artmaya devam etmektedir. Dolayısı ile Derneğimiz artık sadece bir kültür derneği değil, günümüz koşullarına göre, gerçek anlamda bir STK olarak faaliyet göstermek durumundadır.
Diğer taraftan, Derneğimiz çatısı altında devam eden sosyal ve kültürel faaliyetler de son derece yoğundur. Folklor ve müzik çalışmaları, Adigece dil kursları, sanatsal sergiler, anma ve istişare toplantıları, Kafkasya dan ve diğer ülkelerden gelen önemli misafirler için ağırlama ve tanışma toplantıları, grup gezileri, öğrenci hizmetleri gibi faaliyetler tüm hızıyla devam etmektedir..
Ben sizlere, yarım asırlık dernek emekçiliği ve son 4 yıllık başkanlık tecrübemden kaynaklanan bazı önerilerimi sunmak istiyorum
1. Sürgün ve soykırımdan 125 yıl sonra ve bundan 22 yıl evvel, SSCB nin dağılması ile önümüze çıkan imkan ve fırsatları değerlendiremedik. Çünkü bilinçli ve hazırlıklı değildik.
Bu defa, Dünyadaki hızlı gelişmeler ve büyük devletler arasındaki siyasi manevralar sonucu, karşımıza çıkan imkan ve fırsatlar daha da ciddi boyutlardadır. Ancak, Aynı büyük devletlerin kendi çıkarlarına odaklı, işimizi zorlaştırabilecek planları ve projeleri de mevcuttur.
Bu nedenle, en büyüğü Türkiye de olmak üzere, Ortadoğu, Avrupa ve Amerika da dağınık durumdaki Çerkes Diyasporası olarak, mevcut fırsatların yanı sıra, zorlukların ve kurulu tuzakların da farkında olmak zorundayız.
Kısır çekişmeler ve boş iddialarla zamanımızı ve enerjimizi tüketmek yerine, doğru diyaloglarla biri birimizi anlamak, birlik ve beraberlikten doğacak gücün farkında olmak ve toplumsal çıkarlarımıza hizmet etme iradesini ortaya koymak zorundayız.
Farklılıklarımız üzerine kurulan ayrılıkçı şövenizmlerden beslenen tuzaklar tarih boyu kaybetmemizin başlıca nedenidir. Tarihten ders almayı öğrenmenin zamanıdır artık.
2. Artık STK ve Derneklerimizin önemini anlamanın zamanıdır.
Demokrasinin ve demokratikleşmenin gündeme oturduğu bu dönemde , var olma ve hak aramanın yegane aracı Sivil Toplum Kurumlarıdır. Kültürümüzü, kimliğimizi ve dilimizi yok olmaktan kurtarmak istiyorsak bu kurumlarda, bilinçli, örgütlü ve güçlü olmak zorundayız.Klasik dernekçilik anlayışı ve dernekleri küçümseme gericiliği çok tehlikeli bir anlayıştır.
Toplumumuz içersinde, farklı görüş ve inançlara dayalı, küçük parçalar halinde oluşan kontrolsüz gruplar, genelde amaca hizmetten ziyade zararlı olabilmektedir. Farklı fikir gruplarının ve güç odaklarının oluşması doğaldır. Ancak merkezi bir kontrolün olması esastır.
KONTROLSUZ GÜÇ, GÜÇ DEĞİLDİR.
3. Üst kurumlarımız, KAFFED ve DÇB Ulusal ve Uluslar arası platformlarda, varlığımızı göstermek ve haklarımızı savunmak için yegane örgütlerimizdir. Bu kurumlarımızı aşağılamak, yıpratmak ve yok etmek amaçlı girişimler, tahrikler ve tavırlar, ÇERKES toplumuna ihanetten başka bir şey değildir.
Kurumların yönetim tarzını ve yöneticilerini beğenmiyor olabiliriz. Daha iyi, daha doğru ve daha etkili yöntemlerle faaliyet göstermelerini isteyebiliriz ve istemeliyiz de. Doğal hakkımızdır. Ancak doğru amaca hizmet etmek istiyorsak, kurumu yıpratmak yerine, demokratik yöntemlerle yönetime talip olmak veya doğru yöneticileri seçmek için, kurum içersinde mücadele edilmesi gerekir.
4. Topluma hizmet, ibadettir. Tanrı ve insanlar huzurunda kutsaldır. Ancak, inanç ister, disiplin ister, biraz da fedakarlık ister.
İşlerimizden ve günlük yaşamımızdan zaman kalırsa, ihtiyaçlarımızdan artacak imkanımız olursa topluma hizmetim olur mantığı ile hiçbir şey yapılamaz. Sadece kendimizi kandırırız.
Toplumsal ve kutsal amaca hizmet etmek, katkıda bulunmak istiyorsak, bu meseleyi günlük hayatımızın içine yerleştirmeliyiz. Evimizin, iş yerimizin suyu, elektriği, gazı gibi hayatımızın içinde görmeliyiz.
5. Faaliyet ve hizmetlerin daha kalıcı ve başarılı olabilmesi için, daha profesyonelce ve sisteme dayalı yürütülmesi gerekir. Bu amaçla, yönetimler, görev sahalarına göre çalışma grupları oluşturarak, koordineli ve verimli hizmetler üretebilirler. Bu yöntemle daha fazla katılım ve günün koşullarına uygun daha fazla hizmet üretebilirler.
Bu konuda, yönetimimizce başlatılmış bulunan, grup çalışmaları sistemini geliştirerek devam ettirmeyi önerebilirim.
6. Üreyen ve çoğalan bir toplum olamadıkça, Genç kuşaklar, bilgili ve duyarlı yeni nesiller yetiştirmedikçe, bütün çabalarımız ve endişelerimiz boşuna.
Köyde olsun, kentte olsun bütün insanlarımız özellikle gençlerimiz,doğal aile düzeninde yaşamayı önemsemelidirler. Zamanında evlenip aile düzenine geçmekten, çocuk yetiştirmekten korkmamalıdırlar.
Çekirdek yapı olan aile, kişisel hayatın anlamı ve devamlılığı için olduğu kadar, toplumsal geleceğin de teminatıdır.
Toplumumuza vermek istediğim mesajın anlaşıldığı umudu ile saygılar sunarım.
|
Yazara Ait Diğer Makaleler |
50.GENEL KURUL VEDA KONUŞMASI (2011-10-31) |
Görev Verdiniz (2009-12-01) |